BİR SİVRİSİNEĞİN HAYATI

   Yumurtaların içinden birçok ufak yaratık çıkmıştı. Ben de bunlardan biriydim. Benim gibi yüzlercesi, binlercesi vardı. İlk gördüğüm şey karşımda duran kocaman bir yaratıktı. Bize bir şeyler anlatıyordu.

—    Sizler sivrisineklersiniz. Ananız babanız belli değil. Zaten bir önemi de yok. Çünkü sizin duygularınız yok. Sizler az gelişmiş hayvanlarsınız. Böcekler sınıfına giriyorsunuz ve hayatınızı devam ettirmek için kan emmek zorundasınız. Özellikle insanların kanını… Yalnız aranızda bazı şerefsizler çıkabilir. Ondan ona AIDS, sıtma ve bilumum hastalık taşıyabilir.  Ama kısa zamanda cezasını bulur. Bu arada kertenkele, kurbağa, yılan gibi sürüngen hayvanlardan kaçın. Çünkü doğanın kanunu olaraktan onlar da sizi avlayacaklardır. Şimdi dağılabilirsiniz. Yolunuz açık ola aslanlarım! Şey pardon sivrisineklerim.   

O yaratığın son anda neden bu kadar iğrenç bir espri yaptığını anlayamadan oradan uçarak hızla ayrıldım.    Zamanla bu piyasaya alıştım. Bu piyasada kimse kimsenin dostu değildi. Zaten bir gördüğünüzü bir daha tanımıyordunuz. Çünkü hepimiz aynıydık.   Zamanla öğrendim ki en iyi kan çocuklarda. Taze taze… En güzeli B RH pozitif. Artık bu işte usta olmuştum. Hatta bir ara vampirlik unvanı sivrisineklere verilmelidir diye protesto bile edecektim ama nihayetinde ben bir sivrisinektim. Kimse beni dinlemezdi.    Ayrıca durup dururken anarşistlik yapmak olmazdı. Maazallah darbe marbe olur!Ve günler böyle geçip gidiyordu. Herkes sivrisineklerin ışığı sevdiğini zannettiği anda karar değiştirdik. Bu da yeni bir gelişmeydi ama bunda tek başıma değildim. Bu yüzden anarşist olmazdım. Galiba… Ve planımızı uygulamaya başladık. Geceleri yatmadan önce, balkonun kapısını ve ışığını açıp odaların ışığını kapatan insanların evine hücum ediyorduk. Artık karanlığa alışmıştık. Gündüzleri de evde saklanıyorduk. Bizi göremeyecekleri yerlerde… Bazen de onlarla dalga geçerdik. Tam uykuya daldıkları sırada gelip kulaklarına vızıldardık. Karanlıkta bizi göremedikleri için ellerini falan sallarlardı. Onların bu bilinçsiz hareketleri bizi çok güldürürdü.    Tabi her zaman böyle gülmüyorduk. Bu uğurda birçok sivrisinek arkadaşımız canlarını feda ediyordu. Bir gece, dişi bir sivrisinekle tam muhabbeti kurmuştum ki bir insanoğlu çıkageldi. Elindeki havluyla bize vurmaya çalıştı. Ben kıl payı kurtulmuştum ama girl-friend im beyaz tavanda kırmızı bir leke olarak görünüyordu artık. Bunun gibi daha birçok olayla karşılaştım.   

Zamanla daha çok büyüdüm. Ama artık yaşlanmıştım. Karnımı doyurmak için bile birini ısırmaya gitmek zor gelmeye başlamıştı. Böyle bir durumda ben de hayvanların kanını emmek istedim. Ve bir köye yerleştim.    Bir gece bir ineğin kanını emip damdan dışarı çıkarken biraz ileride bir bataklık gördüm. Ve oralarda da çırpınan bir dişi sivrisinek… Onu kurtarmak için olanca gücümle uçtum. Ve onu kenara ittim. Ama kendim kaçamadım. Ve bir kurbağanın biri beni uzun diliyle yalayıp midesine indirdi. İşte hayatım sona ermişti. Ama mutluydum. Çünkü bir kahraman olarak gitmiştim. Ve o sivrisinek beni hayatının sonuna kadar cesur, mert bir sinek olarak hatırlayacaktı. Bundan daha güzel ne olabilirdi ki?