TANRI BANA

     Tanrı benden çok olgun olmamı bekliyor. Hâlbuki ben küçük şımarık bir çocuk olarak kalmakta kararlıyım. Zor şeyler bana göre değil. Rahatsız olmaktan rahatsızlık duymuyorum. Boyun eğmem diyorum, fakındayım; boyun eğiyorum. Bana ne diyerek geçiştiriyorum.

     Korktum bugüne kadar Tanrı’dan, Tanrı’nın cezalarından. Hala korkuyorum… Korktuğum için en çok ona ağlıyorum, en çok ona haykırıyorum. Beni duyuyor biliyorum. Ama dokunmuyor bana büyümem için. Ben de inat ediyorum, ben küçük şımarık bir kız çocuğuyum. 
     Tanrı bana kucak açsa bazen diyorum, yatsam göğsüne, uyusam umarsızca. O beni izlese… Babam olmasa, annem olmasa, kardeşim olmasa, sevgilim olmasa, arkadaşım olmasa, hepsine bedel diyorum.

     Tanrı diyorum, acaba beni seviyor mudur içten içe… Yaptığım bunca şımarıklığa kaşlarını çatsa da, bıyık altından kıs kıs gülüyor mudur? Hulusi Kentmen’den daha babacan olabiliyor mudur? Hulusi Kentmen’i de göğsüne yatırıp uyutmuş mudur? 
     Tanrı diyorum, acaba buralarda mıdır?