Ters adam…

Duymamış gibi davranmak için,başlarınızı havaya kaldırarak öksürüyor,aşağıya indirerek hapşırıyorsunuz…
Ama zamanla gerçekten hiç birşeyi duymamaya başlıyorsunuz.
Can kulağıyla dinleyecek neyiniz var;kendinizden başka?
Başkalarının tenine özgü ter kokusunda,olaylarla yüklü bir dünyadan kendimi buraya kovulmuş sayabilirmiyim bu gece?
Gene herşeyi karıştırıyorum…
Ben yoğun kitlenin içine karışacak,sert bir çelişkinin temelini kurdum.Ezildim…
Vah vah bana!
Ama yanılmayı göze aldığım kadar ulaştım bir başkasına…Bütün bunları niçin anlatıyorsun diyorsunuz bana yada yüzleriniz o anlamamışlığınızı anlatmaya çalışıyor.Bende sizlerden biriyim…Sonra aramıza başkalarıda katıldı,çoğaldık.Bu çoğalmada eksilerek,kim olduğumu unuttum!Kimliğimi kaybettim…
Bu geceyede birşeyi unutmak için sığınmıştım,gene olmadı birşey hariç herşey öyle oldu…
Kimin öyküsünü yaşamış,hangisinin öyküsünde kendimi kaybetmiştim?Yoksa bütün bu hatırladığım öykülerin hepsi banamı ait?
Bir kaç kırışık kağıdın üzerine şöyle karalamışım bir saat önce…
“Herşey kalbimde,bir gölge kamerasının içindeymişçesine saklı kalmalı…”
Hayır herşeyi dışa vurmalıyım.Ama nasıl başaracağım?Asıl hayat,yoğun insan kalabalığında kimsenin kimseye açıklamadığı türden bir itiraf…
Sonsuz ve iç içe girmiş insan dünyalarında,kendime suskun bir yer mi edinmeli?Yolunu şaşırmış git gide sönen göktaşı gibi…
Her anlatı her itiraf uydurulmuş ve çarptırılmış dahi olsa,bir sınırsızlığa sınır koymak artık…
Yürüdüğüm yolun haddi hesabı yoktur…Karışık sokaklardan, geniş anacaddelerden,kendini kaldıramayan kaldırımlardan yürürken başımı öne eğme alışkanlığım vardır…İlgilendiğim şey belli olsun istemem…
Önemli olan insanın kendi labirentlerinden çıkması…
Duydunuzmu sadece beni?
Anladıysanız ne mutlu size…

 

 

Berhan Cem Özelbiçer